Okuduğunuz kitaplardan hangisini siz yazmak isterdiniz?
Çok! yani şöyle ki sevdiğim her kitabı biraz kıskanarak severim ben. Hani keşke bu kitabı ben yazmış olsaydım diye içimden geçiririm. Çok kitap vardır ama bilhassa birkaç ismi kitap kısmı verecek olursam eğer:
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Huzur’unu
Halit Ziya Uşaklıgil’in Kırık Hayatlar’ını
Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar’ını yazmış olmayı çok isterdim. Çünkü bu 3 kitabı da çok seviyorum. Defalarca okudum ve çok etkilendim.
Ben açıkçası herkesin bildiği böyle bestseller olan kitaplardan ziyade değerli ama ıskalanmış kitaplara daha düşkünümdür. Bunların da en azından yazıldıkları dönemde ıskalandığını bilmiş olduğum için Bu anlamda onlarla kendimi birazcık daha yakın hissediyorum.
Sıkıldığınız için yarım bırakıp bitiremediğiniz bir kitap var mı? Bu hangi kitap?
Çok var. Çok fazla yani
Ben artık elliye yaklaştım neredeyse şimdi otuzlu yaşlarımdayken şöyle düşünürdüm; ya nihayetinde bir emek verilmiştir. Hani bir yazar bunu yazmış bir matbaa basmış. Evet, sıkılsam da beğenmesem de bitireyim gibi bir ilkem vardı. Fakat kırklı yaşlardan sonra şunu fark ettim, hani Latince bir deyim vardır ya türkçesini söyleyeyim :
Sanat uzun hayat, kısa. Doğal olarak zaman çok değerli ve okunacak çok kitap var ve pek az zamanımız var. Bu yüzden artık daha kıyıcıyım. Yani ilk kitaba başladığımda bir standardı yok. 3 sayfa 5 sayfa 10 sayfa bilemem kitabın meşrebine göre değişir. Ama beni çekmiyorsa içine giremiyorsam sıkılıyorsam ya da ne bileyim yani devam etmekte kendi adıma bir hayır görmüyorsam aynen atıveriyorum.
Hocam hayatınızda hiç panik atak ya da depresyon yaşadınız mı?
Evet, müzmin panik atağım var benim.Zaman zaman çok akutlaşıyor bu. İlaç kullandığım, terapi aldığım dönemler de oldu. En son 3-4 yıl önce yaklaşık bir yıl gittim düzenli olarak. O terapinin bana bazı faydaları oldu. Panik atak krizi geldiğinde ne olduğunu az çok anlayabiliyorum. Nasıl davranmam gerektiğini de aynı şekilde. Fakat yüzde yüz üstesinden geldiğimi söyleyemem.Böyle durumlarda bunun psikolojik bir durum olduğunu ve panik yapmamam gerektiğini kendime söyleyip düşüncelerimi dağıtmaya çalışıyorum. İşe de yarıyor şimdilik ama bu %100 iyileşebilen bir şey değil. Ne zaman nerede kendini göstereceği de belli değil.
Hocam neyi affetmezsiniz asla?
Yani duygularımla yaşarım. Çok çabuk sinirlenirim, çok çabuk geçer, rahat kırar, dökerim. Bundan çok memnun değilim ama öyle olup biteni pek saklayamam.Kolay kolay da kim tutmam uzatmam fakat böyle asla affetmeyeceğim dediğim ne olabilir? İhanet olabilir ya. Her türden ihanet.Ama onun dışında çok ağır olmayan bireysel yanlışların çok üzerinde durmam. Ben bu konuda biraz balık hafızalıyım zaten.
Küçük Prens’te en sevdiğiniz söz nedir hocam?
Çok var tabi de mesela: İşte büyükler gerçekten de çok tuhaf diyor bir yerde öyle bir kaç gezegen gezip karşılaştığı her insanla hayal kırıklığına uğradıktan sonra. Bunu ben hemen hemen her gün deneyimliyorum ve büyükler hakkaten tuhaflar yani böyle benim mottolarımdan biri. Sonra gözler gerçeği göremez gerçeği görmek için yüreğiyle bakmalı insan der. yine kitabın bir yerinde. O artık slogan olmuştur. Her yerde görürsünüz, o da yine çok anlamlı o ikisini sayabilirim.
Kendinizi bir metafor ile ifade etmek isteseydiniz bu nasıl bir metafor olurdu Ali hocam?
Ya bunun üzerine hiç düşünmedim.İnsan olmaktan razıyım, onu söyleyeyim yani. İnsan, değerli bir varlık, insan güzel bir varlık. Hani herkes öyle olmasa bile. Bu yüzden insan olmaktan razıyım.
Dİnleyince canınızı çok yakan bir şarkı var mıdır ve bu hangi şarkıdır?
Yani böyle yaşlı adam röportajı olunca bu işler böyle olacaktır. 🙂
Otuzlu yaşlarıma kadar böyle dinleyip dinleyip içip içip ağırladığım şarkılar olurdu ama ben artık müziği o amaçla kullanmıyorum. Daha çok kendimi dinlemek için, kafamı dinlemek için kullanıyorum. Bazen de bi iki bardak bişey içerken eşlik etsin diye kullanıyorum.
yaklaşık babamı kaybettim. İçinde baba geçen şarkılara denk geldiğimde tabii bir buruluyorum ama alışamadık gerçi buna alışılır mı? Onu da bilmiyorum. Çok alışılacak gibi de durmuyor. Bu tarz şarkılar kalbime dokunuyor.
Hocam hafızanızı kaybedeceksiniz ama 3 kişiyi hatırlama şansınız olacak. Bunlar kimler olurdu?
Annem, babam ve kardeşlerim diyeyim. Biz 5 kardeşiz şimdi en sevdiğimi ayırt etmek olmaz.
Hocam hata yaptığınızda ne yaparsınız? Kendi dünyanızda içinizde bunun muhakemesini nasıl yapar, bunun üstesinden nasıl gelirsiniz?
Şu özelliğimi seviyorum, hata da ısrar etmem. Hata yaptığımı fark ettiğim zaman kolay kolay bunu gurur meselesi de yapmam.Özür dilenecek bir durum varsa özür dilerim, bunu sorun yapmam.yanlış yaptığımı fark ettiğim an onu düzeltmenin yollarını ararım. Hiçbir şey yapamıyorsam dediğim gibi özür dileyip hatada ısrar etmem.
Dünya ağrısını içeren 5 kelime söyler misiniz?
Goethe, 19. yy, Modernizm, Tutunamamak, Boşluk
Yazmak için en verimli olduğunuz zaman dilimi hangisidir?
hiç fark etmiyor. Akşam yazıyorum genelde de bu akşam verimli olduğum için değil de akşam fırsat bulabildiğim için oluyor. Mesela ben sabah çıkıyorum akşam geliyorum. Bir sürü iş var. Eğer emekli olsaydım belki sabah erken saatlerde daha rahat yazabilirdim yani yazacak bir mesele olsun yeter ki yazma isteği olsun. Ben zamanın saatin mekanın çok önemli olmadığını düşünenlerdenim.
Son olarak bir türlü şu soruyu sormak akıllarına gelmedi dediğiniz bir soru ve bunun bir cevabı var mıdır?
İlk defa sorulan sorulardı ve açıkçası ben bu tür söyleşi ve röportajlara biraz imtina ediyorum. Çünkü 3 aşağı 5 yukarı benzer sorular geliyor ve çok sıkıcı oluyor. Ali Lidar kimdir diye başlıyor mesela hiç konuşasım kalmıyor. Teşekkür ederim. Sorularınız hemen hemen tamamı küçük prensle ilgili olan hariç bana ilk kez sorulan sorulardı.O yüzden cevaplarken de biraz düşündüm de benim için de iyi oldu